Google Translate Element

Bu Blogda Ara

30 Kasım 2010 Salı

Yarına Bırakamadım… BANU KALAYCI




Uzun zaman yazı yazmayacağım demiştim…
Duramadım…
Kafamda binlerce soru işareti döner oldu… Beynim durdu, tekrar çalıştı… Yazmadan kalamadım…
Neyi beklediğimizi, kimi beklediğimizi, yaşamak için neyi ertelediğimizi kestiremediğim sorgulardayım…
Geçen hafta çok yakın bir arkadaşımın annesinin kanser olduğunu öğrendik, o çok yakın arkadaşımın başka bir yakın arkadaşımızın kanser hastası annesiyle sohbet ettik, iki arkadaşımın babasını kaybettik, oğlumun içinde olduğu bir toplu taşıma aracının kaza anını dinledik, peşinden kırklı yaşların başında başka bir arkadaşımızın kanserin ölümcül bir türüne yakalandığını duyduktan hemen sonra başka bir arkadaşımızın annesinin aniden kalp krizinden ölüm haberini aldık…
Ölümü sorgular değilim…
Hayata geldiğimiz ilk anda başımıza geleceği kesin olan tek gerçeklik ölüm.
Ne zaman olacağı belirsiz; yaşama merhaba dediğin andan hemen sonra hepimizin her an ziyaretine gelebilir olduğunu her an her saniye bize hissettiriyor, bildiriyor, hatırlatıyor…
Benim sorguladığım hayat… Sorguladığım bunu yaşayış biçimindeki seçimlerimiz, her gün en temel gerçekliği unutup yokmuş gibi nasıl seçimlerin altına imza atar olduğumuz…
Okul bitince, evlenince, bir kadın- bir erkek bulunca, evlenince, çocuğum olunca, para kazanınca, geleceğimi güvence altına alınca, çocuklar okulu bitirince, emekli olunca, 20 kilo verince, sevgilim arayınca, arabanın taksitlerini bitirince… Mutlu olacağım…
Biliyorum bize öyle öğretildi, biliyorum zihnimiz buna göre yetiştirildi, biliyorum zihin manipülatif… Ama arkadaşlar… Hayat erteleme kabul etmeyecek kadar nazik, ince, kırılgan ve zamansız bitici bunlar için…
Bugünün suyunu çıkaran ne? Şu anın…??? Neden gülemiyoruz elimizde olanlarla? Neden geleceğe yatırımlar yaparken bugün olası mutluluklarını harcamayı seçiyoruz? Ve neden mutlu olmaktan bu kadar korkuyoruz? Neden sevdiğini göstermek bu kadar zor, neden anın içinde mutlu olmayı seçmek basitlik ve neden sonsuza kadar zaman varmış gibi boşlukta her şey? Yaşamın ertelenecek bir saniyesi bile belki olmadığının neden farkında değiliz içinde olduğumuz tek anda…
Ölümü sorgulamıyorum…
Hayatı sorguluyorum??Bizi sorguluyorum…
Bulabilen var mı cevabını neden burada olduğumuzun, neden yaşadığımızın, hangi amaç, hangi hizmet, hangi varlıkta durduğumuzun? Bu koca trajikomik düzende var oluşun sırrını çözen var mı aranızda? Varsa lütfen bildirsin… Ama eğer sizde benimle aynı belirsizlikteyseniz bu noktada;belki hayat ne getirirse getirsin, acısıyla tatlısıyla , tebessümle bakıp keyfini çıkarmak tek amacımız olabilir mi hayatta??
Sevdim, sardım, sarıldım…
Banu


Banu Kalayci resmi sitesi burada.

29 Kasım 2010 Pazartesi

TOPUK ÇATLAKLARI İÇİN KREM


Topuk çatlağını önlemek ve gidermek için mutlaka deneyin…

4 tatlı kaşığı vazalini benmari usulu eritin
İçine
1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı
1 çay kaşıgı zeytin yağı
1 tatlı kaşığı alovera yağı

ekleyip karıştırın. Akşam yatmadan topuklarınaza sürüp çorap giyin.

Topuk Kremi 

1 fincan vazelin kremi
5 adet dövülmüş aspirin
Yarım limon
Tüm malzemeyi karıştırın. Yarım kova suya deniz tuzu koyup ayaklarınızı yarım saat bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra yukarıdaki karışımı ayaklarımıza sürün.
Şimdiden geçmiş olsun

Yağ eriten bitkiler

At kuyruğu bitkisi idrar sökücü özelliğiyle biliniyor. Yağ dokularını eritmeye yardım eden bitki yaraların iyileşmesine deyardımcı oluyor. Fakat tüm idrar söktürücü bitkilerde olduğu gibi fazla dozda kullanılırsa böbreklere zarar verebilir.
Maydanoz, metabolizmayı hızlandırarak bağ dokusunu güçlendiriyor. Maydanoz yemek ve çayını içmek, ödemlere ve vücudun su toplamasına karşı çok etkili bir yöntem olarak biliniyor.
Adaçayı zayıflamak isteyenler tarafından iştah kesici olarak kullanılıyor. Çay ve yemeklerde baharat olarak dakullanılabiliyor.
Fesleğen vücutta biriken fazla suyu atmaya yardımcı oluyor. Üstelik, içindeki eter yağların moral yükseltici etkisi bulunuyor
Kekik, sindirim sorunlarını tedavi edici etkiye sahip ve metabolizmayı hızlandırıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sıra yorgunluktan şikayet edenlere zindelik veriyor.
Civanperçemi, tatlıya karşı iştahı keser, tokluk hissi verir. Tazelik veren lezzeti, ağır yemeklerin tadını hafifletir.
Biberiye, sindirimi düzenler. İyi bir canlandırıcıdır, kan dolaşımını hızlandırır, cildi sıkılaştırır. Et yemeklerindekullanılabilir.
Tere, vücuttaki yağ yakımını hızlandırıyor. İnce yaprakları pişince acılaştığı için çiğ yemek gerekir. Ayrıca içinde birçok vitamin barındırır
Sinameki, kalın bağırsakta suyun emilmesini önleyerek müshil görevi yapar. Uzun süreli kullanımlarda bağırsaklarda yan etkilere yol açacağından idrar söktürücü özelliği bulunan rezene ve nane gibi bitkilerle desteklenmesi gerekiyor.
Balık otu, bünyenin kimyasını hızlandırarak zayıflamaya destek olur. İçindeki maddeler tırnakları güçlendirerek saçlaraparlaklık verir. Salata ve meyveli içecekler içinde kullanılabilir.



ALINTI

Saglikli ve bakimli TIRNAKLAR



TIRNAKLARINIZIN saglikli sert ve beyaz bir görünüm almasini istiyorsaniz, sizlere Avrupali hanimlarin cokca kullandiklari, dogal bir bakim türünden bahsedeyim.

Ihtiyaciniz olan malzemeler ve yapimi,  biraz dis macunu, kabarta tozu ve limette ya da limon suyu.

Kabarta tozunu ve dis macununu bir tabaga alip, limon suyu ile ezelim. Dis fircasi yardimi ile her tirnaginizin icini ve disini bu harc ile ovalim. 10 dakika kadar, ardindan ilik su ile yikayip, hemen nemlendirelim. Hafta da bir gün yeterli.
Eee sonra diyenlerdenseniz, asagida ki Video'ya bir bakin derim. 







Sevgimle.

Otomatik araba kilidi acmanin garip yolu!

Düsünsenize hanimlar, arabaniz otomatik kilit sistemli ve anahtarinizi kaybettiniz, yedek anahtar ise arabanin icinde. Off ne fena bir durum!
Ama durun telasa lüzum yok... Neden mi?
Az sonra izleyeceginiz Video yüzünden. Video da her ne kadar sarisin diye latife ile anilsada hanim arkadas, oldukca ise yarayacak bir bilgi veriyor bizlere. Tenis topu ile arabanin kapisini aciyor, nasil demeyin, aciyor iste. Hstt beyler bu bilgi sadece hanimlar icin ama:=))

Sevgimle.


Japon Tshirt katlarsa

Iste bunu cok sevdim. Her ne kadar hala denemeye cesaret edemesemde en kisa zamanda kesinlikle ben de deneyecegim:=)




28 Kasım 2010 Pazar

Eskiyen sandaletler

Evet dostlar eskiyen sandaletlerinizi atmadan evvel, ya da siz en iyisi hic bir seyinizi atmadan evvel, blogumuza bir ugrayin:)

Nedenine gelince dünya bloglarindan sizler icin mutlaka bundan böyle fikirlerimiz olacak ve sizlerin paylasimina sunacagiz.

Su Fotografa bir bakin.

2 tane de ben de var ve ilk isim hemen kendi sandalet dizaynimi yapmaya baslayacagim.

Nasilmi yapiliyor?
buradan bakabilirsiniz.

Sevgimle

Evinize süper YILDIZLAR.



Evini farkli süs ve tasarimlarla canlandirmak ve yeni bir hava kazandirmayi sevenlerin ilgisini cekeceginden emin oldugum bir calisma. Ben denedim ve cidden yapimi cok kolay ve fikir üreticiliginiz ile evinize is yerlerinize canlilik getirebilirsiniz. Ben cocuk odalarinda cok güzel olacagindan eminim. Sevgimle.

YAPIMI BURADA

Gözden cikardiklarinizdan kilim ve battaniye.

Kullanmadiginiz ve atmaya meyilli oldugunuz tshirt'larinizi bu da nasil bir kelimeyse:) atmadan ve gözden cikarmadan evvel bir daha düsüneceksiniz bu paylasimdan sonra.

Battaniye ve kilim olarak nasilda degisiyor, o gözden cikardiklariniz Buradan bakabilirsiniz.

Sevgimle.

2010 En ilginc ev dekor tasarimlari.

Bir cogu bana siddet iceren ve itici gelsede, cidden ilginc tasarimlar.













:=)

Dünyayin en zayif mankenleri

Evet ahh biz hanimlar, zayiflikta zayiflik der dururuz.

Ama eminim hic kimse bu denli zayif olmayi dilemez.


Nedense canim aniden tatli istedi ve bu defa kendime dur demeyecegim:)

Eski elbiselerden mutfak önlügü.


Eski elbiselerinizi atmadan evvel, bir kez daha düsünün.
Zira  yapan yamis ve ortaya harika mutfak önlükleri cikmis.
Mutfak önlüklerinin yapimi icin BURADAN bakabilirsiniz.

Sevgimle.

8 dakikada sarkik karina son.

Karin kaslarinizin gevsekliginden sikayetcisiniz ve belki de spor hic size göre degil!
Spor salonlarida cekmiyor sizi. Ne yapma li?
Gün de kendinize kac dakika ayiracak kadar kiymet biciyor sunuz?
8 dakika iyi mi?
Kendinize ayiracaginiz 8 dakika, kendinize bictiginiz deger adina elbette az kalacaktir, böyle bakildiginda.
E öyleyse ne duruyoruz, hadi kendimiz icin harcayacagimiz 8 dolu dakikayi yasamaya:)

Sevgiyle.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Sahte Sarışın



Gecenlerde arkadasim Daniela ile salonda kahvelerimizi yudumlarken dalmisim televiyozyonda Türk kanalini kapamayi. Daniela, aa ben Türkiye de bu kadar fazla sarışın oldugunu bilmiyordum! deyinceye dek.
Nasil bir kahkaha atmisim, kiz da sasirdi kaldi.
Yurdum kadini sahte sarışınliga cok merakli sadece dedim. Karsi degilim elbet, kim cani ne renk istiyorsa boyatsin elbet, kime ne? Fakat lütfen bir de ara da aynaya alici gözle bir baksin. Kisa dönem degisiklikler her kadina iyi gelir, fakat size yakismayani israrla tasimaya devam etmekte kararli olup, dogalliktan asiri uzaklasmakta size ne faide saglar diye bir düsünün lütfen. Bu konuda yazmayi düsünmüyordum aslinda. Bugün tesadüf nette bu konuya rastlayinca sizlerle paylasayim ve yasadigim bir aniyida paylasayim dedim. 


Yurdum kadininda en cok takildigim noktalardan birisi bu sahte sarışın durumu, bir de oturup kalkmayi beceremedigi ve katildiklari tv programlarinda bolca firikik verdikleri mini etekleri. Neyse yazan yazmis, linki paylasiyorum dileyen fotograflarla birlikte yaziyada bir göz atsin. Sevgimle.


TIKLA VE BAK Sahte sarışın

26 Kasım 2010 Cuma

Beyni ve hafizayi kuvvetlendiren besinler.

Bir Dost Üzerinden Binlerce Dosta Mektup- BANU KALAYCI

Canım…
Aynaya bakar gibi tekrar bak benim gözlerime ve öyle konuş benimle…
Dürüst müsün?
Baktığın gözlerle gördüğün gözler aynı mı sence?
Ben ben olmak için bütün cesaretimle durdum diyebilir misin?
Kendimi her gün yeni doğrularımla beslerken bu baktığım gözlere yenik düşmemeyi amaç edindim diye bir sözün var mı kendine?
Zayıflığının arkasına sığınırken bir dostuna siper aldın mı zaman zaman? Ve senin yerine onun ölmesini seyrederken aslında kendi ölümünü de yaşayacağını bildin mi gerçekte?
Her korktuğun başına geldiğinde suçlayacak birini bulmak yerine kendini deştin mi an geldiğinde?
Ve kolayı seçmek yerine sabit kalabildin mi gözlerine?
Kalabalıkların yüksek sesini duymak yerine kalbinin sesini duyduğunda peşinden gidebildin mi?
Yoksa yalnız kalma korkundan kalbini bir yerlerde kestin mi?
Yalnızlığın aslında kalabalıklarla değil, kendi zenginliğinde son bulacağını hiç bildin mi?
Uçmaktan korktuğun için aslında yerlerde süründüğünü gördün mü ya da? Kalabalıkların sürüngenliğini gökyüzüne bakıp lanetledin mi?
Bir sesi çok duyarsan inanırsın mı gerçekten? Peki, sen kendini ve kalbini dinlemeyi o korku seni teslim almaya çalıştığında hiç bilebildin mi?
O duyduğun tekil ama güçlü sesin arkasından gitme cesaretini içinde hiç bulabildin mi?
Yapamazsın diyen kalabalıklara inanıp, onlardan biri olmayı seçtin ve inancı olanları lekeledin mi?
……….
Dokuz köyden kovulmaktan korkup onuncu köyü hiç lanetledin mi?
………..
Sen…İnandığın her şeyi gerçeğin yapabilecek Sen….
İnancımın arkasında, doğru bildiklerimin arkasında duramadım ve kaybedenlerden oldum diyeceğin yerde kazananları kaybeden ilan ettin mi?
…………
Onuncu köyün insanları inan umursamıyor hiçbir söylediğini…
Durduğun yerde hatta büyük bir umutla bekliyor seni…
Düşle… İnan… Ve inandıklarının arkasında durmayı öğren sadece…
Biz… Bekliyor olacağız yine burada seni…
………..
Ama…
Önce kabul et tüm yaptıkların senin eserin ve gücün var özünde tekrar yaratmaya korkularına rağmen tekrar kendini…
…………
Bu da böyle bir yazı bir süre kaybolduktan sonra ortadan… Bir dost üzerinden binlerce dosta…
Sakince… Sevgiyle… Ve saygıyla her zamanki gibi…
Banu
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

CEMAL SÜREYA
Kitlesel saygıların ardında elpençe divan durmadan...
Kişisel saygı değerlerini gözden geçirme vasfına, sahip olabilmeli insan! 
(Elif Turna Türk)

Kar yagiyor yüregimin siglarina.


26 KASIM 2010
14:24

Disarida senenin ilk yogun kar yagisi, hava da yeni yil kokusu
ve yeni yila dair umutlar besliyoruz avuclarimizda.
Avusturya sokaklari bembeyaz bir battaniyenin pak seffafligina teslim olurken, insanlari izliyorum.
Malum kis ülkesindeyiz ve kisi cabuk özlüyoruz, garip bir sevinc var, kar yagisini seyre dalan gözlerde.
Antalya da hala denize girenleri düsünüyorumda, garip bir sizi cörekleniyor yüregime.
Ya da Ankara geciyor aklimin siglarindan, o derin kömür ve dolmuslardan yayilan mazot kokusunu dahi özledigimi düsünüp, seyrine devam ediyorum yagan karin...
Hani diyorum, düse kalka inmek vardi simdi Etlik sokagini, ya da Ayranci'da bir pastanede, simit ve sicacik cay... Özlediginiz bir yerin olmasi ne kadar degerliymis meger, özledikce daha iyi anliyor ve yeniden ora da olmaya dair umutlar sakliyorsunuz derinden.

Özlemek güzel his vesselam. ''Tebessüm''

Simdi sizlere sormak istiyorum, bulundugunuz yer de en yakinizda ki pencere kenarina yanasip, o penceren baktiginizda, görmek istediginiz mekanlara bir kac saniye de olsa, kendiniz icin dalar misiniz?

Özlem ve hasret her ne kadar ic burkucu hisler olsa da, biz insanlarin his gereksinimlerindendir, onlarsiz ne denli yalin olurdu hayatlarimiz, bir düsünsenize...!

Yüregimin siglarina lapa lapa yagan kari temizlemeye hic niyetim yok, biliyorum ki bu pencere kenari özlemler yigdigim anlarin, katma deger vergilerini almama cok ama cok az zaman kaldi.

Özlemlerimi ve özlediklerimi seviyorum.

Off üsüdüm, sahi sormayi unuttum, sicak cay isteyen var mi?

Soguk ülke'den sicacik sevgilerimle.

MERHABA

Evet Merhaba.

Bugün itibari ile sizlerleyim.